Alyuvar
kırmızı kan hücresi veya eritrosit, kanda en çok sayıda bulunan hücre türüdür ve omurgalı hayvanlarda akciğer veya solungaçlardan vücut dokularına oksijen taşınmasında başlıca araçtır. Alyuvarın tıbbi ismi olan eritrosit sözcüğü Yunanca erythros (kırmızı) ve kytos (oyuk) sözcüklerinden türemiştir. Alyuvarları olan çoğu canlıda oksijen taşımakta kullanılan molekül hemoglobin iken yumuşakçalar gibi bazı canlılarda bakır içeren hemosiyanin bulunur.
Alyuvarlar ilk kez 1658 yılında Jan Swammerdam tarafından oldukça ilkel bir mikroskop kullanılarak tanımlanmıştır.
Akyuvarlar
lökosit olarak da adlandırılan beyaz kan hücreleri, kemik iliği, lenf bezleri, dalak ve timüs bezinde üretilir. Çapları 20 mikron olan akyuvarlar vücudu bulaşıcı hastalıklara ve yabancı maddelere karşı koruyarak, bağışıklık sisteminin önemli bir bölümünü oluştururlar. Akyuvarlar iki grup ayrılır. Çok çekirdekliler Granülositler, Tek çekirdekliler ise Lenfositler ve Monositler olarak tanımlanır. Her akyuvarın kendine özgü savunma mekanizmi vardır. Nötrofiller hastalığa sebep olan hücreleri yok eder, Monositler ölmüş dokulardan kalma hücreleri yok eder, Eozinofiller zehirli maddeleri, alerji yapan hücreleri ve parazitleri yok eder, Lenfositler ise vücudun tam bağışıklık sistemini oluşturur ve onu korur. Sağlıklı bir yetişkin insanın bir milyon hücreli kanında 4×103–11×103 adet, bir başka tanımla bir damla kanda yaklaşık 4.000 ilâ 11.000 arasında akyuvar bulunur. Bu durum lösemi hastalarında değişir ve şiddetle yukarı çıkar (özellikle Akut Lösemi'lerde) ve 100.000 değerini aşabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder